40 Yıldır Bitmeyen Büyük Çankaya Oteli’nin Yılan Hikâyesi Tadındaki Öyküsü (Tepesinde Vinç Unutulduğu İddiaları Bile Var!)
Büyük Çankaya Oteli sadece Ankara’nın değil, tüm Türkiye’nin merakla takip ettiği bir yapı.
“Tepesinde vinç unutulan otel” olarak bilinen bu binanın ardında yatan hikâyeyse, inanılmaz detaylarla dolu…
Büyük Çankaya Oteli’nin inşasına 1984 yılında başlanıyor.
Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in, Ankara’ya beş yıldızlı bir otel yapılmasını istemesiyle başlayan bu süreçte Ankara’daki zengin ailelerden biri olan Hattat ailesinden Ahmet Hattat’a otel yapılması üzere söz konusu arazi teslim ediliyor.
Hürriyet tarafından yapılan habere göre, Kenan Evren bu arazinin Ahmet Hattat’a teslim edilmesi konusunda şu ifadeleri kullanıyor; “Sayın Ulusu Paşam, bir kanun çıkartın, o arazinin tamamını, etrafındaki 19 ev de dahil, Ahmet komutanıma teslim edin. Hiçbir bürokratik engelle karşılaşmasın. Bu otel buraya yapılsın. En ufak bir sorun istemiyorum.”
Arazinin Ahmet Hattat’a teslim edilmesinin ardından karşılaşılan bazı sorunlar inşaatın gecikmesine sebep oluyor.
Ahmet Hattat’a göre bu sorunlardan en büyüğüyse arazideki evlerin yıkılmasıyla insanların hem evlerinden olacak olması hem de bu durum üzerine çıkacak olası yasal süreçler.
Bu sebeple Ahmet Hattat yapının evlerin yıkılmasına sebep olmayacak şekilde konumlandırılmasını öneriyor ve bu önerisi kabul oluyor.
Ancak bu sefer de nakit sorunu baş gösteriyor! Ahmet Hattat inşaata gerekli nakit olmadan başlıyor.
Sorunu çözmek için çeşitli yollar düşünüyor ve de kredi başvurusu yapıyor ancak kredi çıkmıyor ve Büyük Çankaya Otel’inin inşaatı kazı aşamasında durmak zorunda kalıyor.
Büyük Çankaya Oteli’nin hafriyattan öteye gidemediği bu süreçte Hilton ve Sheraton Ankara’da otel açıyor.
Buysa Çankaya Oteli’nin öncü bir otel olma şansı elinden alınıyor.
Bu sorunu çözmek için otelin bir kısmını alışveriş merkezi yapmayı da düşüyorlar ancak Ankara’nın ilk alışveriş merkezi projesi bu şekilde reddediliyor.
1991 yılında gerekli nakit bulunuyor ve inşaat kaldığı yerden devam ediyor.
Ancak 1994’e gelindiğinde yapı ciddi anlamda tamamlanmış durumda olsa da ancak finansal sıkıntılar yine baş gösteriyor.
Ahmet Hattat ile abisi arasında yaşanan anlaşmazlık sonucunda ikili arasındaki sorun yargıya taşınıyor ve bu dava Ahmet Hattat’ın kazanmasıyla sonuçlanıyor.
Abisiyle verdiği hukuk mücadelesini kazanarak gerekli ödemeyi alan Ahmet Hattat, 1997 yılında inşaata kaldığı yerden devam ediyor.
Fakat bu sefer de artan maliyetler inşaatı zora sokuyor.
O dönemde Ahmet Hattat’ın asılsız olduğunu iddia ettiği devlet teşviki alma ve parayı usulsüz kullanma konuları gündeme gelse de bu iddiaların gerçeği yansıtmadığı söyleniyor.
2000’li yıllara gelindiğinde proje hâlâ tamamlanmamış durumda. Bu süreçte Ritz Oteller Grubu oteli işletmek için bir teklif yapıyor ancak bu anlaşma gerçeklemiyor.
Grand Hyatt Grubu ile de görüşülüyor ancak onlarla da park yeri inşaatıyla ilgili yaşanan sorunlar sebebiyle anlaşılamıyor.
Öyle ki, sit alanına park yeri yapılması konusunun gündeme gelmesiyle çevreci toplum kuruluşlarıyla yapılan dava 2010 yılında kadar sürüyor.
Hâlâ daha projeden vazgeçmeyen Hattat artık kredi arayışına yabancı bankalarla devam ediyor ve bir Alman bankasından kredi alıyor.
Bu süreçteyse inşaat sırasında kullanılan vinç yıllarca otelin tepesinde kalıyor ve vincin unutulduğu iddiaları gündeme gelse de Ahmet Hattat vinci kullanılmak üzere orada bıraktığını söylüyor.
2010 yılında Cumhurbaşkanı’nın talebi üzerine 2014 yılında vinç otelin tepesinden kaldırılıyor.
Otel 2015 yılında icradan satışa çıkarılmasının ardından alıcı bulamayarak tekrar 2018 yılında icradan satışa çıkarılıyor ve yine alıcı olmuyor.
Sözcü’nün yaptığı habere göreyse, Büyük Çankaya Oteli Alman bankasından alınan 35 milyon dolarlık kredinin ödenememesi sebebiyle bankaya devrediliyor.
Ancak bilir kişi raporlarına göre otelin Alman bankasının bu devir sürecinde 316 milyon dolar haksız kazanç elde ettiği belirtilse de bu durum Ahmet Hattat’ın davayı kaybetmesiyle sonuçsuz kalıyor.
Özetle, Büyük Çankaya Oteli’nin temelinin atılmasının ardından geçen 40 yıllık süreçte başına gelmeyen kalmıyor ve süreç resmen bir yılan hikâyesine dönüyor.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: