Yunanistan’ın Mora Yarımadası’nda 14 Haziran 2023 tarihinde yaşanan mülteci teknesi kazasıyla ilgili görülen davada, tutuklu dokuz Mısırlı sanık bugün hakim karşısına çıktı. Mahkeme, Akdeniz’de yaşanan en ölümcül kazalardan birine sebep olmakla suçlanan sanıklar hakkındaki suçlamaların düşürülmesine karar verdi.
Reuters haber ajansının aktardığına göre, Yunanistan’daki mahkeme, olayın uluslararası sularda meydana geldiğine, dolayısıyla davanın kendi yetki alanına girmediğine hükmetti.
SANIK AVUKATI: ADALET YERİNİ BULDU
Mora Yarımadası’ndaki Navarin’den 47 deniz mili uzaklıktaki uluslararası sularda 14 Haziran’da mültecileri taşıyan balıkçı teknesi alabora olmuştu. Sivil toplum kuruluşu Alarm Phone’a göre, teknede yaklaşık 700 kişi bulunuyordu. 104 kişi kurtarılarak Kalamata Limanı’na getirilirken, kazayı izleyen günlerde 82 kişinin cesedi bulunabilmişti.
Olaydan saatler sonra gözaltına alınan, yaşları 21 ile 41 arasında değişen dokuz şüpheli erkek, Haziran 2023’ten bu yana ‘göçmen kaçakçılığı, deniz kazasına sebebiyet verme ve suç örgütüne iştirak’ suçlarından tutuklu yargılanıyordu.
Sanıklar, kendilerine yöneltilen suçlamaları reddederken, sanık avukatlarından Spyros Pantazis, duruşma sonrası Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, “Bu, Yunanistan’da insan hakları için büyük bir zafer… Dokuz masum erkek, serbest. Sonunda, büyük mücadele ve acının ardından adalet yerini buldu” değerlendirmesinde bulundu.
‘SAHİL GÜVENLİK HAKKINDAKİ SORUŞTURMA DA TAMAMLANSIN’
Sanıklar, atılı suçlardan mahkum edilmeleri halinde, müebbet hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilirdi. Savunma avukatları, bazı hak örgütleri ve görgü tanıkları da kazadan ötürü bu dokuz sanığın suçlanması konusunda şüphe ve itirazlarını dile getiriyordu. Hak örgütleri, yaşanan kazada Yunanistan Sahil Güvenliği’nin hata ve ihmali olasılığına ilişkin yürütülen resmi soruşturma tamamlanmadan dokuz sanık hakkında karar verilmesinin adil yargılanma hakkının ihlali olacağına işaret ediyordu.
Yetkililer ise sanıkların kazada hayatta kalan kişiler tarafından teşhis edildiğini, iddianamelerin ise kendi ifadelerine dayanarak hazırlandığını ileri sürüyordu.
(DIŞ HABERLER SERVİSİ)
