Çinliler gözünü Türkiye’ye dikti! Yatırım kararı araç fiyatlarını düşürür mü?
Milliyet.com.tr/ÖZEL Çinli elektrikli araç devi BYD, Türkiye’ye 1 milyar dolar tutarında yatırım kararı aldı. BYD firması ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı arasında anlaşma dün itibarıyla imzalandı. Buna göre Türkiye’de yıllık 150.000 araç kapasiteli elektrikli ve şarj edilebilir hibrit otomobil üretim tesisi kurulması öngörülüyor. Tesiste 5 bin kişiye istihdam sağlanacak. 2026 sonunda üretime başlaması hedefleniyor.
Böylelikle 27 yıl sonra ilk kez Türkiye’ye doğrudan otomotiv yatırımı yapılmış oldu. Öte yandan Çin’in önde gelen otomotiv üreticilerinden Shineray Group bünyesinde faaliyet gösteren İtalyan SWM Motor, Türkiye’de üretim yapmak için başvurularını tamamladı.
Peki yatırımın Türkiye’ye avantajları ne? Üretilen araçlar doğrudan Avrupa’ya mı ihraç edilecek? Çinli araçların Türkiye’de üretilmesiyle fiyatlar daha da cazip olur mu?
‘DİĞER MARKALAR İÇİN DOMİNO ETKİSİ YAPABİLİR’
Konuyla ilgili merak edilenleri milliyet.com.tr’ye değerlendiren İstanbul Motorlu Araç Satıcıları Derneği (İMAS) Başkanı Hayrettin Ertemel şu ifadeleri kullandı: “Getirilen ek mali yükümlülüğün maksatlarından bir tanesi de Çin menşeli markaları ülkemizde üretim yapmaya yönlendirmekti. Zira Türkiye otomotiv piyasası Çin’in ihracat gerçekleştirdiği en büyük pazarlardan bir tanesi.
Koşullar bu şekilde olunca alınan yatırım kararları öngörülen bir durumdu. Özellikle Çin’in en büyük otomotiv üreticilerinden biri olan BYD’nin yatırıma yönelmesi diğer markalar için de domino etkisi yaratabilir.
PİYASAYA NASIL YANSIR?
İlk adımı atılan ve 1 milyar dolar tutarında yatırımla öngörülen üretim tesisleri kurulduğu taktirde fiyatlar anlamında tüketicilere, otomotiv piyasasına, yurt dışı gelir ve yaratacağı 5000 kişilik istihdam ile ülke ekonomimize katkıları olacaktır.
DOĞRUDAN AVRUPA PAZARINA MI İHRAÇ EDİLECEK?
Türkiye sahip olduğu otomotiv tesisleriyle ve kapasitesiyle birlikte AB ülkeleri arasında ilk 4 sırada. Yine AB ithalatında ülkemiz üst sıralarda yer alıyor. Açıklanan 150.000 araç kapasiteli yeni yatırım ülkemizin seviyesini yükseltecektir. Konumu ve potansiyeli ile birlikte Çin menşeli markaların sadece Türkiye değil, Avrupa pazarı için de ülkemizi üretim noktası olarak belirlemesi oldukça mümkün bir durum.
Öte yandan Çin menşeli markaların Avrupa’da da fabrika kurmaya yönelik düşünceleri olduğuna dair haberleri zaman zaman görüyoruz. Bu noktada süreci doğru yürütme gayreti ve kazan kazan ilkesi üzerinden yürütülecek stratejilerle Türkiye’nin Avrupa üreticisi olmasını sağlamak, sadece otomotiv piyasası için değil, ülke ekonomimiz için de kazanımlar sağlayacaktır.
YERLİ ÜRETİM ARAÇLAR NASIL ETKİLENİR?
Konunun sadece sektörel değil, dünya ticaret dengelerini belirleyen global bir husus olarak yorumlanması gerektiği kanaatindeyiz. Otomotiv piyasası bu dengeleri belirleyen ve yeni alanlar açan oldukça büyük bir sektör. Ülkemizin de bu dengelerde konum edinmesi bizler için oldukça önemli. Diğer yandan ülkemize gelmesi muhtemel Çin menşeli markalarla üretim, teknoloji ve satış alanlarında kurulacak iş birlikleri yerli otomotiv sanayimizin ve markalarımızın da daha hızlı büyümesine vesile olabilir.
FİYATLAR DAHA CAZİP OLUR MU?
Çin menşeli markaların yürüttüğü fiyat politikası diğer markaların fiyatlarını baskılayan ana unsurlardan bir tanesiydi. Bu tesisler kurulduğu takdirde maliyetler düşeceğinden, oluşacak koşullar fiyat rekabeti anlamında tüketici lehine olacaktır.
ÇİNLİLERİN PAZARA GİRMESİ ELEKTRİKLİ ARAÇ FİYATLARINDA İNDİRİME YOL AÇAR MI?
Ülkemizde en çok satılan Çin menşeli araçlar içten yanmalı motora sahip. Süreç içerisinde alınan kararlar ve tüketici refleksi gibi sebeplerle henüz elektrikli araç modelleri tam manasıyla ülkemize giriş yapmış değil. Dolayısıyla bugünün şartlarıyla geleceği yorumlamak yanıltıcı olacaktır.
Yüzeysel yorumlamak gerekirse, Çin menşeli araçların Türkiye piyasasında karşılık bulduğu bir gerçek. Dolayısıyla uygun fiyatlı elektrikli araç modelleri de karşılık bulacaktır. Böylesi bir durumda elektrikli araç piyasasında da fiyatları baskılayan etkileri olması beklenebilir.
Öte yandan iç piyasa dengelerini de göz önünde bulundurmak oldukça önemli. Başta TOGG olmak üzere tüm markalar açısından dezavantaj oluşturmayan koşulların sağlanması gerektiği kanaatindeyiz.”