HANDE ATILGAN / Ankara – Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Suriye’nin kuzeyindeki seçimlerle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Ortadoğu her yönden yanıyor. Burada istikrar için bölge ülkeleriyle Türkiye arasındaki iş birliğini artırmak lazım. Nasıl Irak’ta yapılan anlaşmalar bu yarar halini güçlendirmişse aynı şeyi Suriye itibariyle Esad ile yapmak lazım. Bir devlet olarak Suriye’yi de arkamıza aldığımız ölçüde PKK sorununun üstesinden orada da gelmek mümkün. Adana Mutabakatı’nı da kullanarak ne yapılıp yapılamayacağına bakmakta yarar var. Mevcut koşullar altında PKK’nın orta vadede bile hayatta kalma ihtimali giderek geriliyor. Seçim gibi şeyler ciddiye alınacak şeyler değil, Türkiye’nin ayağına basılmaması yönünde de herkesin ciddi şekilde düşündüğünü kabul etmek lazım. (Şam ile yakınlaşma hızlanır mı?) Hayır. Türkiye kendi içinde PKK durumunu yüzde 90-95 ölçüde kontrol altına almıştır, sorunumuz sınır dışına çıkmıştır. Sorun, o ülkelerin de PKK ile mücadelede iş birliğine hazır olması. Sincar’da bir tedbir alamazsanız, Suriye’ye geliş gidişler itibariyle orada bir çıban başı sürekli oturuyor. Yurt dışına açılmak mecburiyeti var.”
SETA araştırmacılarından Doç. Dr. Murat Aslan ise, PYD/YPG/SDF’nin Suriye’de “meşruiyet” aradığını belirterek, şunları söyledi: “Bunu şu an PKK hem Rusya hem ABD eliyle yapıyor, İran ile de iş birliği yapıyor. Yani birbiriyle anlaşamayan üç devlet PKK ile ilgili bir konuda Suriye’de uzlaşı içinde. Meşruiyet kaynağı önemlidir. Şu ana kadar daha çok ABD üzerinden elde etmeyi denediler. Sözde seçimde her şey önceden kurgulanmış, ‘görücü seçim’ diyorum buna. Bu, halkın iradesini ne kadar yansıtır? PKK’ya biat etmeyen 400 bin Kürt bölgeden çıkarıldı. Türkiye, seçimleri gayrimeşru ilan edecek, seçim sonucunu reddedecek ve gerektiğinde fiziki tedbirler alacak.”
Öcalan’ı kaçıran yol YPG’yi bitirir mi?
1998’de imzalanan Adana Mutabakatı, Türkiye’ye karşı saldırılarını hızlandıran PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ı saklandığı Suriye’den kaçıran kritik bir anlaşma. Mutabakat kapsamında “Başta PKK olmak üzere her iki devlet de kendilerini tehdit eden örgütlere karşı önlemler alacak ve onların kendi toprağındaki tüm faaliyetlerine engel olacak” hükmü kabul edilmişti. Anlaşmanın ardından ülkedeki bazı PKK kampları kapanırken, Öcalan’ın yakalanmasına giden kaçış süreci başlamıştı. Yunanistan ve Rusya’dan sonra Avrupa’da da tutunamayacağını anlayan Öcalan, Türkiye tarafından ele geçirildiği Kenya’ya kaçmıştı.