Sosyal medyada Z kuşağının hızlı bir şekilde yaşlandığı iddia ediliyor. TikTok’ta milyonlarca kez görüntülenen paylaşımlarda dikkat çeken bir teori, tamamı 27 yaşın altındaki genç yetişkinlerin, kendilerinden önceki nesil olan Y kuşağından (1981 ile 1996 arasında doğanlar) daha yaşlı göründüğünü iddia ediyor.
İlk fark edenlerden biri, henüz 26 yaşında olan ve 12 milyon takipçisine kendisinin sürekli olarak ağabeyiyle karıştırıldığını itiraf eden influencer Jordan Howlett’ti.
Bir TikTok videosunda “Y kuşağının yaşlarına göre çok daha genç göründüğü, Z kuşağının ise daha yaşlı göründüğü bir zamanda yaşıyoruz. Ben Z kuşağıyım ve kimse bana inanmıyor. Bunun temel nedeni stres” dedi.
KANSER ORANLARI DA YÜKSEK
Uluslararası bir kanser konferansında yayınlanan araştırma, belirli kanser türleri (özellikle akciğer, mide-bağırsak ve rahim kanserleri) teşhis edilen gençlerin, araştırmacıların hızlandırılmış yaşlanma olarak tanımladığı duruma dair kanıtlara sahip olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı.
Basitçe söylemek gerekirse, biyolojik yaşları olarak bilinen vücutlarındaki hücrelerin yaşı, gerçek yaşlarından önemli ölçüde daha büyüktü.
Bilimin yeni ortaya çıkan bir alan olan hızlandırılmış yaşlanma; yaşam tarzı, diyet, çevre ve stres gibi etkenlerin vücutta yarattığı aşınma ve yıpranmayı yansıtıyor.
Şaşırtıcı bir şekilde, araştırmaya katılan ABD’li araştırmacılar, 1965’ten sonra doğan her nesilde hızlandırılmış yaşlanma ve dolayısıyla kansere yakalanma riskinin arttığına dair güçlü kanıtların bulunduğunu söyledi.
Bu da, 1997 ile 2012 yılları arasında doğan ve günümüzde genç yetişkin haline gelen Z kuşağının, ebeveynleri veya büyükanne ve büyükbabalarından çok daha erken bir aşamada kanser gibi ölümcül hastalıklara yakalanma riskinin çok daha yüksek olduğu anlamına geliyor.
İDDİA EDİLENLER DOĞRU MU?
Uzmanlar bu noktada, TikTok’ta gözlemlenen şeyin doğru olup olmadığını yani Z kuşağının önceki nesillere göre daha hızlı yaşlanıyor olabileceğini araştırmaya başladı.
Sheffield Üniversitesi Sağlıklı Yaşam Enstitüsü’nün eş direktörü Profesör Ilaria Bellantuono, bunun makul olduğuna inanan birçok kişiden biri.
Bellantuono, “Bu araştırma yapılmadı. Ama bu imkansız değil. Gençlerde daha fazla hastalık görüyoruz; normalde yaşlı yetişkinlerde gelişmesini beklediğimiz türde hastalıklar.”
“Ve biyolojik yaşlanma bu hastalıklar için bir risk faktörüdür. Sigara içenlerin akciğer kanseri riskini arttırdığı gibi, hızlandırılmış yaşlanma da birden fazla uzun vadeli kronik durumun ortaya çıkma riskini artırıyor.” dedi.
Günümüzde bilim insanları, dünya genelindeki popülasyonlarda giderek artan erken başlangıçlı tümör salgınından rahatsız oluyor. 42 yaşında kanser teşhisini açıklayan Galler Prensesi Kate Middleton da bunlardan biri.
İstatistiklere göre, 1990’ların başı ile 2018 arasında, Birleşik Krallık’ta 25 ila 49 yaş arası kanser vakaları yüzde 22 arttı; bu, diğer tüm yaş gruplarından daha büyük bir değişimdi ve 1990’ların başından 2018’e kadar olan yüzde dokuz artışın iki katından fazlaydı.
Harvard Üniversitesi’nden epidemiyolog Dr. Shuji Ogino tarafından yürütülen bir araştırma, kanser oranlarının 20. yüzyılın ortalarından bu yana istikrarlı bir şekilde arttığını kaydetti. Uzman, “1950’den bu yana, birbirini takip eden her neslin erken başlangıçlı kanser riskinin daha yüksek olduğunu bulduk” dedi.
TETİKLEYEN SEBEPLER ŞÖYLE SIRALANIYOR
Kimse bunu neyin tetiklediğini tam olarak bilmese de ipuçları var. Bunlardan biri de diyet.
Dr. Ogino, İngiltere ve ABD gibi yüksek gelirli ülkelerde, 1950’lerden bu yana doğan nesillerin, yüksek miktarda yağ, şeker ve tuz içeren, yapay tatlar, renkler ve endüstriyel kimyasallar içeren işlenmiş gıdalara giderek daha fazla maruz kaldıklarına dikkat çekiyor.
Dr. Ogino’nun araştırması, 50 yaşın altındaki kişilerde daha yaygın hale gelen 12 kanser türünden sekizinin sindirim sistemiyle ilgili olduğunu ortaya çıkardı. Ancak diyetlerin daha fazla balık, sebze ve baklagiller içerdiği Japonya’da bu erken başlangıçlı kanserlerde herhangi bir artış olmadı.
Uzmalar bir diğer nedenin e-sigara olduğunu düşünüyor. Elektronik sigara salgını en azından erken yaşlanmanın bir kısmını tetikliyor olabilir.
Sigara içmekten daha güvenli olsa da nikotin, cildi sıkı ve dolgun tutan, ince çizgilerin ve kırışıklıkların oluşumunu hızlandırabilen bir protein olan kolajenin parçalanmasıyla bağlantılıdır.
Büyüyen akıl sağlığı sorunları salgını da insanların daha hızlı yaşlanmasına neden olabilir. NHS İngiltere’ye göre geçen yıl 20 ila 25 yaş arası her beş kişiden birinde akıl sağlığı bozukluğu vardı.
King’s College London’dan araştırmacı Dr. Julian Mutz, depresyon tanısı alan kişilerde, akıl sağlığı sorunları olmayan kişilere kıyasla, DNA üzerinde yaşla birlikte kısalan ve biyolojik yaşın bir ölçüsü olan koruyucu telomerlerin daha kısa olduğunu buldu.
Yalnızlık da erken yaşlanmaya katkıda bulunabilir. Z kuşağı internette daha fazla vakit geçiren “en yalnız nesil” olarak tanımlanıyor. Yaklaşık yüzde 73’ü bazen ya da her zaman yalnız hissettiklerini söylüyor.
ABD Genel Cerrahı Dr. Vivek Murthy, sürekli yalnızlığın günde 15 sigara içmek kadar zararlı olabileceğini ve sosyal olarak izole olanlarda erken ölüm riskinin yüzde 32 daha fazla olduğunu söylüyor.