Türkiye’nin sertifikalı tohum üretiminde yıllar içinde kaydettiği gelişimi ele alarak, adeta bir başarı hikayesinin yazıldığına dikkat çeken Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanı Hacı Ömer Güler, 2000’li yılların başında 145 bin ton olan sertifikalı tohum üretiminin 2023 yılında 1 milyon 300 bin tona yükseldiğini, 3 milyon 500 bin adet olan sertifikalı fidan üretiminin 116 milyon adete, süs bitkileri üretiminin 1 milyar adetten 2 milyar adete, fide üretiminin ise 3 kat artışla 6 milyar adete ulaştığını kaydetti.
Hacı Ömer Güler, “Ülkemizde tohumluk üretimimizin ihtiyacımızı karşılama oranı, stratejik ürünlerde yüzde 100’ün üzerinde, diğer ürünlerde ise yüzde 100’e çok yakındır. Son 10 yılda sertifikalı tohum üretiminde yüzde 100, fidan üretiminde yüzde 300, fide üretiminde yüzde 95, süs bitkileri üretiminde ise yüzde 75 artış yaşanmıştır” dedi.
Sektör ihracatı 2023’te 450 milyon doları aştı
Hacı Ömer Güler, 2023 yılında tüm tohumculuk sektörüne dâhil edilen tohum, fidan ve süs bitkilerinde 450 milyon doları aşan bir ihracat gerçekleştirdiklerini belirterek, 2018 yılından itibaren dış ticaret fazlası veren bir sektör konumuna geldiklerini ve bunu sürdürdüklerini belirtti.
Güler, şu bilgileri verdi: “Bugün itibariyle 121 ülkeye tohum ihracatı yapıyoruz, fidan ve süs bitkilerini eklediğimizde ise ülke sayısı 132’ye çıkıyor. Bu ülkelerin içinde tohumculukta dünya lideri olan ABD, Çin ve Fransa da yer alıyor. Avrupa ülkelerinin hepsine ihracat yapıyoruz. Bununla birlikte Rusya, Türk Cumhuriyetleri, Orta Doğu, Körfez Ülkeleri ve Afrika’ya da ihracat gerçekleştiriyoruz.”
“İhracatın artması, ilgili bakanlıklarca sağlanacak”
Tohumculuk sektöründe bir taraftan iç piyasa ihtiyaçlarını karşılarken diğer taraftan da dış pazara açılmanın ve küresel tohum pazarında etkili bir şekilde yer almanın çabası içerisinde olduklarının altını çizen Hacı Ömer Güler, “Sektörümüz, araştırma geliştirme çalışmaları ile katma değeri yüksek, markalaşmış yeni çeşitlere ait tohum, çoğaltım materyali ve teknolojik ürünlerin dış ticarete konu edilmesi için yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor.
Ancak ihracatımızın arttırılmasında beklenen nihai faydanın sağlanması için, Tarım ve Orman Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nca, yabancı ülkelerdeki resmî prosedürler konusunda gerekli ticaret, gümrük ve bitki sağlığı anlaşmalarını, mevzuat uyumlarını sağlamalarına ve teknik engellerin ortadan kaldırılmasına ihtiyaç vardır” ifadelerini kullandı.
“Tohum dağıtıcılarına KOBİ destekleri sağlanmalı”
“Sektörde bitki ıslahı ve üretimiyle ilgili önemli bir ayağı oluşturan tohum sanayicilerinin ve üreticilerinin desteklenmesi, ülke ihtiyaçlarının karşılanması ve yeterli miktarda sertifikalı tohum üretimi açısından önemlidir” diye konuşan Güler, iyi bir dağıtım sisteminin oluşturulabilmesi açısından tohum dağıtıcılarının, KOBİ desteklerinden istifade etmesi ve kümeleşme oluşturanlara tohumluk ambarı yapılmasında uygun şartlarda kredi veya hibe verilmesi gerektiğini söyledi.
Sertifikalı tohum yetiştiriciliğinin bilgiye sahip olmayı gerektiren bir iş olduğunu aktaran Güler, tohum yetiştiricilerinin belirli süre bitki grubu bazında eğitilmesini ve sadece sertifika belgesi olan tohum yetiştiricilerinin desteklenmesi konusuna dikkat çekti. Güler, “Desteklemeler sayesinde tohum yetiştiriciliği cazip hâle geleceği için yetiştirici sayısında değişkenlik azalacak, dolayısıyla bu kitle için hizmet sağlamak kolaylaşacak ve tohumluk üretiminin artması sağlanacak” dedi.
“Sertifikalı tohum kullanımı arttırılmalı”
Hububat ve bakliyat üretiminde kalite ve verimliliğin artmasının en önemli unsuru olan sertifikalı tohum kullanımını arttırmayı hedeflediklerini belirten Hacı Ömer Güler, bu konuda temel önceliklerinin eğitim olduğunu kaydetti. Güler, “Çiftçilerimize sertifikalı tohumun önemi konusunda çok çeşitli platformlarda eğitim veriyoruz.
Alt Birliklerimiz aracılığı ile hububat ve bakliyat grubu ürünleri üreten çiftçilerimize ve bu ürünlerin tohumluklarının satışını yapan bayilerimizle sürekli iletişim halinde çalışıyoruz. Üreticilerimizin istediği miktarda ve kalitedeki sertifikalı tohumlukları en uygun fiyatlarla sunmak için üretim kapasitemizi artırıyoruz.
Her ürün grubunda olduğu gibi hububat ve bakliyat tohumculuğunun her açıdan geliştirilmesi için analiz ve raporlar hazırlayarak kamu kurumları başta olmak üzere ilgili kurumlarla paylaşıyoruz. Hububat ve bakliyat sektöründe hizmet veren meslek kuruluşları ile iş birliği içinde üretimin sürekliliğini sağlamak için çalışıyoruz. Üreticilerimizin ve firmalarımızın ihtiyaç duyduğu yeni tohum çeşitlerinin geliştirilip üretime alınması için sürekli talep ve piyasa analizleri gerçekleştiriyoruz” açıklamalarında bulundu.
“Tohumculuk sektörü gıda güvenliği açısından stratejik öneme sahip”
Hacı Ömer Güler; küresel ısınma, kuraklık, savaş, dengesiz ve plansız nüfus hareketleri, yeni varyantların tetiklediği yeni pandemi endişeleri, dış ticarette yaşanan dengesizlikler ve uluslararası politikaların belirsiz olmasının en çok tarım ve gıda sektörünü ve doğal olarak da tohumculuk sektörünü etkilediğini söyledi.
Tohumculuğun gıda güvenliğinin ve güvencesinin sağlanması açısından çok kritik ve stratejik öneme sahip olduğuna vurgu yapan Güler, “Ancak gerek iklim değişikliklerinin etkileri gerekse nüfus artışının yarattığı baskı tohumculuğun bu stratejik konumunu daha üst seviyelere çıkartacak yeterli üretimin yanında verimlilik, kalite ve çeşitlilik daha da ön planda olacaktır. Küresel ticarette yaşanabilecek sorunların çözümü için ihracat desteklerinin artması ve çeşitlenmesini sağlamak tohumculuk sektörünün en önemli gündem maddesi olacaktır” diye konuştu.
Ar-Ge çalışmalarıyla tohumculuk sektörü gelişiyor
Yeterli Ar-Ge çalışmalarının yapılabilmesi ve üretilen bilgi ve teknolojinin kullanılabilmesinin tohumculuk sektörü açısından en önemli unsur olduğunu aktaran Hacı Ömer Güler, şunları kaydetti: “Özel sektörümüz içinde tarımsal araştırma kuruluş yetkisine sahip firmalarımız, kendi ıslah programlarını oluşturup kendi çeşitlerini geliştirmiş ve aynı zamanda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın uyguladığı politikalarla kendi geliştirdikleri veya tarımsal araştırma enstitülerinde geliştirilen hibrit ve standart çeşitlerin üretimine yönelmiştir.
Bugün Türkiye’de kullanılan hububat ve baklagil tohumlukları ile yağlı tohumlardan; aspir, susam, yer fıstığı ve haşhaş çeşitlerinin büyük kısmı yerli ıslah çalışmalarından gelen çeşitlerdir. Sebzecilikte ise domates, biber, patlıcan, kabak ve hıyar tohumlarının yarısından fazlası yerli bitki ıslahı çalışmalarından sağlanan çeşitler ve üretimlerdir.”