Uzak bir yerin bir günlük hikayesi: Deng

2017 yılında ‘Bilinmeyen’ isimli romanıyla okurların dikkatini çeken Yılmaz Şener’in bundan sonra yayımlanan ‘Kör Adım’ (2019) isimli romanı Vedat Türkali Roman Ödülü’nde finale kaldı, şimdilerde üçüncü kitabı ‘Elia’nın (2021) film uyarlamasıyla ilgili çalışmalar sürüyor.

Tüm kitaplarını severek okuduğum Yılmaz Şener, insan doğasını ve ilişkilerini gözlemlemekte çok başarılı olduğunu bir kez daha kanıtlıyor ‘Deng’de. Onlarca karakteri, tüm derinliği ve gerçekliğiyle bizlere sunuyor. Olduğu gibi, dosdoğru aktarıyor bize bu hayatları. Kitap, ‘Deng’ isimli bir beldede geçiyor. Tek bir günü, 3 Ağustos’u, pek çok insanın gözünden, bambaşka perspektiflerden görüyor, deneyimliyoruz. Topluma sirayet etmiş ama yok sayılmış pek çok olguyu işlemiş Şener bu kitabında. Oldukça sarsıcı ve bir o kadar da ‘hassas’ konuları deşmiş.

EDEBİYAT DÜNYASINA BİR MEYDAN OKUMA

Kitap, biraz bohem biraz serkeş ve çokça aşina olduğumuz bir atmosferde geçiyor. ‘Deng’in sınırları içinde, kendi halinde yaşayan belde halkının gözünden 3 Ağustos 2005 gününü anlatıyor. Yılmaz Şener, dramatik açıdan ustalık gerektiren çok riskli bir yol izlemiş son kitabında. Vurucu ve baskın bir çatışma unsuru olmadan, süregelen herhangi bir günü işlemiş. Sıradan bir günde, kendi halinde yaşayan sıradan insanların hikâyesini anlatmış. Karakterlerin derinliği ve anlatım gücüyle, bu işin hakkını sonuna kadar vermiş. Yılmaz Şener yeni kitabıyla, edebiyat dünyasına meydan okumuş adeta.

Deng, Yılmaz Şener, 279 syf., lİetişim Yayınları, 2024.

Yazarın dile olan hakimiyeti ‘Deng’de iyice hissettiriyor kendini. Okuru içine çeken estetik bir anlatımı var Şener’in. Cümleler uyum içinde akıyor, kendimizi kolayca kaptırıyoruz kitaba. Okura ters köşe yapmayı da çok iyi başarıyor Yılmaz Şener. Önceki kitaplarına haksızlık etmek istemem ama ‘Deng’ bu yönüyle de ustalık eseri olmuş Şener’in.

KÜRTÇE BÖLÜM BAŞLIKLARI HİKAYENİN İPUÇLARI

Yılmaz Şener’in kitaplarında en sevdiğim şeylerden biri yazarın kara mizah konusundaki başarısı. ‘Deng’de de bizi kara mizahla harmanlanıp ustaca işlenmiş bir hikâye bekliyor. Olay örgüsü kendiliğinden akarken hayatlar minik minik dokunuyor birbirine. Bu küçük temaslar kelebek etkisi yaratıyor. Hayatın içinden bir hikaye ‘Deng. Kürtçe yazılmış bölüm başlıkları hikayeye dair ipuçları taşıyor. Bunları çözmek okura ayrı bir keyif katıyor. Sadece konu ve içerik bakımından değil aynı zamanda dil oyunlarıyla edebi bir doyuma da ulaşıyoruz kitapta. Bu konuda okuru bazı sürprizler bekliyor ‘Deng’de.

Elena Ferrante’nin ‘Napoli Romanları’nda olduğu gibi, eserlerinin geçtiği mekânı, atmosferi içselleştirmiş yazarların edebi birikim ve yeteneğin de katkısıyla fark yarattığını görüyoruz sıklıkla. Yılmaz Şener’in ‘Deng’ini okurken de böyle hissettim, her satır buram buram gerçeklik kokuyor. Doğu coğrafyasını iyi bilen bir yazar olan Yılmaz Şener, bu bölgeyi üç boyutlu bir biçimde gözler önüne sermiş. Yılmaz Şener bizi ‘Deng’e götürüyor ve yolculuğumuza rehberlik ederek bizi yüzlerce insanla tanıştırıyor. Etkileyici dili ve hikayeleriyle sürükleyici bir eser ‘Deng. Edebiyatseverlerin bir çırpıda bitireceği bir roman…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir